Oyun Temelli Öğrenme: Eğitimin En Eğlenceli Hali
Dün teknolojinin eğitimdeki yerini konuştuk, ancak okul öncesi eğitimin “ana işletim sistemi” asla teknoloji olamaz. O, her zaman ve değişmez bir şekilde OYUNdur. Bir çocuk için oyun; bir kaçış, bir mola veya sadece vakit geçirme aracı değildir. Oyun, çocuğun dünyayı keşfetme, sorunları çözme, sosyal ilişkiler kurma ve kendini ifade etme yöntemidir. Kısacası, oyun çocuğun en ciddi işidir.
Modern eğitim yaklaşımları, çocuğa bir şeyler “öğretmek” yerine, çocuğun “öğrenmesini sağlayacak” ortamlar yaratmaya odaklanır. İşte “Oyun Temelli Öğrenme” felsefesi tam da bunu yapar. Peki, bu felsefeyi okulunuzun temel taşı haline nasıl getirebilirsiniz? Gelin, oyunu nasıl eğitimin en güçlü aracına dönüştürebileceğimizi inceleyelim.
Oyun Sadece “Serbest Zaman” Değildir
Pek çok geleneksel okulda oyun, derslerden arta kalan zamanda yapılan bir “enerji boşaltma” aktivitesi olarak görülür. Oysa oyun temelli öğrenme modelinde oyun, öğrenme sürecinin ta kendisidir. Bu modelde iki temel oyun türü vardır ve ikisi de eşit derecede önemlidir:
1. Serbest Oyun (Çocuk Liderliğinde):
Nedir? Çocuğun ne oynayacağına, kiminle oynayacağına ve oyunu nasıl kurgulayacağına tamamen kendisinin karar verdiği, yetişkin müdahalesinin minimumda olduğu oyundur. Evcilik köşesindeki bir drama, blok köşesindeki bir inşaat veya bahçedeki bir koşturmaca buna örnektir.
Neyi Geliştirir? Yaratıcılık, hayal gücü, problem çözme, karar verme, sosyal beceriler ve duygusal düzenleme. Çocuk, arkadaşıyla yaşadığı bir anlaşmazlığı çözerken, bir yetişkinin ona 10 saatlik derste anlatamayacağı bir hayat dersini öğrenir.
2. Yapılandırılmış Oyun (Öğretmen Liderliğinde veya Rehberliğinde):
Nedir? Öğretmenin, belirli bir eğitimsel kazanım (MEB hedefi) için kurguladığı, kuralları veya hedefi belli olan oyunlardır.
Örnek: Öğretmenin “Şimdi kırmızı renkteki nesneleri bulma oyunu oynayacağız” demesi veya belirli kuralları olan bir kutu oyununu başlatması.
Neyi Geliştirir? Akademik beceriler (renkler, sayılar, harf farkındalığı), kurallara uyma, sıra bekleme ve hedefe odaklanma.
Oyun Yoluyla Akademik Beceriler Nasıl Kazandırılır?
Oyun temelli bir anaokulunda çocuklar masa başına oturtulup saatlerce çizgi çalışması yapmaz. Matematik, okuma-yazmaya hazırlık ve fen bilimleri oyunun içine gizlenir.
Matematik: Market köşesinde alışveriş yapan çocuk, “paraları” sayarken matematik yapar. Bloklarla kule yapan çocuk, denge, simetri ve geometri öğrenir.
Okuma-Yazmaya Hazırlık: Öğretmen evcilik köşesindeki “restoran” için bir menü hazırladığında, çocuk “yazının” bir anlamı olduğunu keşfeder. Oyun hamurlarıyla oynamak, parmak kaslarını (ince motor becerilerini) güçlendirerek kalemi doğru tutmaya hazırlar.
Fen Bilimleri: Bahçedeki su birikintisinde yüzen ve batan nesneleri deneyen çocuk, suyun kaldırma kuvvetini keşfeder. Farklı yaprakları toplayıp karşılaştıran çocuk, sınıflandırma yapar.
Bir Kurucu Olarak Sizin Rolünüz: “Oyun Alanı” Yaratmak
Oyun temelli öğrenmeyi başarılı kılmak için kurucunun görevi, bu felsefeyi destekleyen bir çevre ve kadro oluşturmaktır.
Zenginleştirilmiş Çevre: Sınıflarınızda farklı ilgi köşeleri (blok köşesi, evcilik/drama köşesi, sanat köşesi, kitap köşesi) oluşturun. Çocuklara bolca “açık uçlu” materyal (kutu, kumaş parçaları, sopa, kozalak gibi hayal gücünü tetikleyen) sağlayın.
Eğitimli Kadro: Öğretmenlerinizin “oyunun gücüne” inanan kişiler olduğundan emin olun. Oyunu kesintiye uğratan değil, oyunu gözlemleyen, gerektiğinde zenginleştiren ve çocuğun oyunundan yola çıkarak eğitimsel kazanımlar üretebilen öğretmenlerle çalışın.
Velileri Bilgilendirmek: En çok zorlanacağınız konulardan biri budur. Bazı veliler “çocuğum bütün gün oynamış, hiçbir şey öğrenmemiş” diyebilir. Veli toplantılarınızda ve bültenlerinizde, oyunun aslında nasıl bir öğrenme süreci olduğunu (yukarıdaki örnekler gibi) onlara sürekli anlatmalısınız.
Oyun temelli öğrenme ile Montessori felsefesi aynı şey midir?
Aynı şey değildir, ancak kesişim kümeleri büyüktür. Montessori, daha yapılandırılmış, özel materyallerle ilerleyen ve "oyun" yerine "iş" olarak adlandırılan bir çalışma sürecine odaklanır. Oyun temelli öğrenme ise daha geniş bir şemsiyedir ve özellikle serbest dramatik oyuna (evcilik vb.) Montessori'den daha fazla vurgu yapar.
Serbest oyun zamanında öğretmen ne yapar? Kenarda mı bekler?
Asla. Öğretmenin serbest oyun zamanında çok kritik rolleri vardır: 1) Gözlemci (Hangi çocuk hangi becerilerde zorlanıyor?), 2) Destekleyici (Oyun tıkanırsa küçük bir fikirle oyunu zenginleştirir), 3) Güvenlik Görevlisi (Fiziksel güvenliği sağlar), 4) Model (Çocuklara nasıl kibar konuşulacağını, nasıl paylaşılacağını kendi davranışlarıyla gösterir).
Çocukların sürekli serbest oynaması, okul disiplinini bozmaz mı?
Aksine, sağlıklı bir disiplin anlayışı geliştirir. Çocuklar kuralları (örn: "Arkadaşımıza vurmuyoruz") bir yetişkin onlara dikte ettiği için değil, bu kural olmadığında oyunun bozulduğunu bizzat deneyimledikleri için öğrenirler. Bu, içsel motivasyon ve otokontrol geliştirmenin en doğal yoludur.
Okulumun oyun temelli olduğunu velilere nasıl kanıtlarım?
Dökümantasyon ile. Reggio Emilia yaklaşımından ilham alarak, çocukların oyun oynarken çekilmiş fotoğraflarını ve videolarını panolara asın. Altına da şunu ekleyin: "Burada Ali ve Ayşe, bloklarla köprü yaparken; işbirliğini, dengeyi, yerçekimini ve problem çözmeyi öğrendiler." Bu, velinin oyuna bakış açısını değiştirecektir.
Yapılandırılmış oyun, çocuğun yaratıcılığını kısıtlamaz mı?
Doğru dengelendiğinde kısıtlamaz. Çocukların kurallı oyunlara da ihtiyacı vardır. Kurallı oyunlar onlara sıra beklemeyi, hedefe odaklanmayı ve talimatları takip etmeyi öğretir. Önemli olan, günün tamamının yapılandırılmış oyunlardan oluşmaması ve çocuğa bolca serbest oyun alanı bırakılmasıdır.
